-
1 temel
temel Fundament n, Grundlage f; Grund m; (Brücken)Pfeiler m/pl; Stütze f; Haupt-; grundlegend (z.B. Gedanke);-in temel(ini) atmak den Grundstein legen zu;temel cümle GR Hauptsatz m;temel duruş Turnen: Grundstellung f;-e temel kakmak sich klammern (an einen Ort); sesshaft werden in D;temel taşı Grundstein m;temel tutmak Wurzeln schlagen, sich festsetzen;temel(in)den von Grund auf
См. также в других словарях:
temel tutmak — 1) temelin kazılacağı zemin sağlam olmak 2) sürüp gidecek bir duruma gelmek, kökleşmek, yerleşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
temel — is., Rum. 1) Bir yapının toprak altında kalan ve yapıya dayanak olan duvar, taban vb. bölümlerinin tümü Evin temelleri sökülüyor gibi sarsılıyor. H. E. Adıvar 2) Bu bölümleri yapmak için kazılan çukur 3) sf., mec. En önemli, belli başlı, ana,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
temellenmek — nsz Temel tutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
temelleşmek — nsz 1) Temel tutmak, yerleşmek 2) mec. Sürekli ve kalıcı bir duruma girmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
bağlamak — i, e 1) Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak Gemiyi iskeleye bağlamak. 2) Düğümlemek İpi ipe bağlamak. 3) i Yara ilaç koyup bezle sarmak Yarayı bağlamak. 4) i Denk yapmak, paket yapmak Yatakları bağlamak. Eşyayı bağlamak. 5) nsz Oluşmak,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
taş — is. 1) Kimyasal veya fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde Kireç taşı. Oltu taşı. 2) sf. Bu maddeden yapılmış, bu maddeden oluşmuş 3) Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için… … Çağatay Osmanlı Sözlük